Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı aldık. Parlamento seçimleriyle ilgili de görüşmelerimiz devam ediyor” dedi.
Yapıcıoğlu, Diyarbakır’da, partisinin Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimi ile ilgili yol haritasını belirlemek üzere yapılan Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısının ardından değerlendirmelerde bulundu.
Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:
“2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı aldık. Bu kararın milletimize ve memleketimize hayırlı olmasını diliyorum. Parlamento seçimleriyle ilgili de görüşmelerimiz devam ediyor.”
Bir gazetecinin “Altılı masadan size teklif geldi mi?” sorusunu Yapıcıoğlu, “Hayır. Altılı masanın bazı bileşenleriyle görüşmelerimiz var. Altılı masaya gittikten sonra görüşmelerimiz devam etti fakat o ittifaka dâhil olma noktasında bize herhangi bir teklif gelmedi.” diye yanıtladı.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhur ittifakının HÜDA-PAR ile yaptığı seçim ittifakını değerlendirdi. Perinçek, “HÜDA-PAR’la seçim ittifakı gaflettir” dedi.
Perinçek, TV 100’de Oğuz Haksever’in sunduğu Günün Gündemi programında açıklamalarda bulundu. Perinçek, Cumhur ittifakının HÜDA-PAR ile yaptığı seçim işbirliğini eleştirirken “HÜDA-PAR’la seçim ittifakı gaflettir” dedi.
Hür Dava Partisi, 19 Aralık 2012 tarihinde kurulan ve Türkiye’de faaliyet gösteren bir siyasi parti. Parti tüzüğüne göre resmî kısaltması “HÜDA PAR” şeklinde. Simgesi açık vaziyette bir kitap ve sayfaları arasından doğmakta olan güneştir. Genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu. Gelin bu partiyi daha yakından tanıyalım.
“Allah’ın Partisi” (HÜDA PAR) , PKK’ya karşı bir Gladyo aleti olarak 90’lı yıllar boyunca kullanıldı. Kürt-İslamcı kimliği ile biliniyor.
24 Ocak 2001’de, dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’a Şehitlik semtinde silahlı saldırı düzenlendi. Makam aracıyla Emniyet Müdürlüğü’nden Valilik binasına giden araç pusuya düşürüldü.
Saldırıda Gaffar Okkan ve polis memurları Mehmet Kamalı, Mehmet Sepetçi, Selahattin Baysoy, Sabri Kün ve Atilla Durmuş hayatını kaybetti.
HALİT GÜNGEN’İ ÖLDÜREN DE BUNLAR
2000’e Doğru’nun Diyarbakır Temsilcisi olan Halit Güngen, derginin 16 Şubat 1992 tarihli “Hizbullah Çevik Kuvvet’te eğitiliyor” kapak haberine imzasını attıktan iki gün sonra Diyarbakır bürosunda öldürüldü.
Hizbullah daha sonra HÜDA-PAR adıyla partileşti.
Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) faili meçhullerin yoğunlaştığı ve Hizbullah’ın da “Hizbulkontra” diye nitelendirildiği dönemde; (9 Temmuz 1992 akşamı) bir grup gazeteciyi Ankara’daki merkezde ağırlamıştı.
MİT Müsteşarı Teoman Koman’ın davetine 2000’e Doğru Dergisi Ankara Temsilcisi olarak ben de katıldım.
Teoman Koman, o yıllarda eylemleriyle Güneydoğu’yu sarsan Hizbullah’la ilgili soruma “Hangi Hizbullah” diye, karşı soruyla yanıt verdikten sonra şunları söylemişti:
“İran’daki Hizbulah’ın Türkiye’dekilerle ilgisi yok. Güneydoğu’daki kepenklerin davranışlarına tepki gösteren bir çıkar grubudur bunlar. Hizbullah denmiştir, adları öyle kalmıştır, yoksa değildir.”
MİT Müsteşarı “Hizbullah yok” diyordu!
Soner Yalçın ile birlikte yıllar önce Binbaşı Cem Ersever ile yaptığımız söyleşi daha sonra Ergenekon dava dosyasına girdi. Kendisi de faili meçhul bir cinayete kurban giden Binbaşı Cem Ersever de Müsteşar Koman gibi “Hizbullah yok” diyordu. Bunu, Aydınlık’ın “icat ettiğini” söylüyordu!
DEHŞET DÖNEMİ
1990’lı yıllar sadece PKK ile Hizbullah arasında çatışmaların yaşandığı bir dönem değildi…
1990’lar; HEP, DEP, İHD yöneticileri ve gazetecilerin de faili meçhul cinayetlere kurban gittiği, Batman, Mardin, Diyarbakır gibi kentlerde neredeyse her gün 2-3 kişinin öldürüldüğü bir dehşet dönemiydi…
PKK ile çatıştığı gerekçesiyle Hizbullah’ın kollandığı, hatta istihbarat raporlarında gizlendiği öne sürülen o yıllarda, radikal dinci terör örgütü militanlarının gözaltına alındıktan sonra serbest kaldığı, üzerlerine gidilmediği, (örneğin 20 yıl boyunca aranan örgüt lideri Hüseyin Velioğlu ve yakın çevresinin bir türlü bulunamadığı) yolundaki eleştiriler de artmıştı…
Ancak gaflet olarak da değerlendirilen bu sürecin sonu ne yazık ki çok acı olaylarla sonuçlanmıştı…
1990’da Muammer Aksoy, Turan Dursun ve Bahriye Üçok, 24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu ve 1999’da Ahmet Taner Kışlalı şeriatçı terör örgütlerince öldürüldüğünde, radikal dinci örgütlerin faaliyetleri zirve yapmıştı…
Sadece HÜDA PAR (Hizbullah) değil, İslami Hareket’in yanı sıra, Kudüs Ordusu/Tevhid-Selam Örgütü adlarının da sıklıkla gündeme geldiği bu dönemde, at izi it izine öylesine karışmıştı ki, faili belli olan cinayetler “faili meçhul”e gidiyor, olaylar bir türlü önlenemiyordu…
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin MYK toplantısı sonrası konuştu. Öztrak, “Yıllarca koalisyonlara etmedik laf bırakmadılar. Ama şimdi paçaları tutuştu. HÜDA PAR’la koalisyon yapacaklar. Biz bunların masasında dört parti var, diye biliyorduk. Meğerse masanın altında gizli ayaklar da varmış” dedi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak şöyle konuşmuştu:
“Diyarbakır Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan’ı kalleşçe katleden, İslamcı Feminist yazar Konca Kuriş’i domuz bağıyla öldüren; Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım’ı, gazeteci Halit Güngen’i infaz eden terör örgütünün siyasi uzantılarıyla kol kola girecek kadar durumları vahim. Hadi Erdoğan’ı anladık. Bahçeli’ye ne demeli? Bahçeli bu saatten sonra şehit Ali Gaffar Okkan’ın adını ağzına nasıl alabilecek? Sinan Ateş’in katillerine tek kelime edemediği gibi Ali Gaffar Okkan’ın katillerine de mi sessiz kalacak? Şehit Polis Memurumuz Atilla Durmuş’un aziz hatırasından, hiç utanmayacak mı? Polis memuru Atilla Durmuş, rahmetli Sağlık Bakanı MHP’li Osman Durmuş’un yeğeniydi. Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın da koruma memuruydu. O gün Atilla Durmuş, beş arkadaşıyla beraber şehit edildi. Bahçeli şimdi bunu nasıl içine sindirecek? Allah aşkına, bu nasıl bir savrulmadır?”
ATATÜRK DÜŞMANI
Cumhur’un yeni destekçisi, Atatürk düşmanı, Şeyh Sait sevdalısı HÜDA PAR’ı yakından tanıyalım…
Partinin 10 yılı dolayısıyla hazırlanan videoda, Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk ve beraberindeki heyetin TBMM açılışındaki görüntüleri verilerek ‘namlusu düşmana çevriliyken gönlünü düşmana kaptırmış kadrolar’ ifadeleri kullanıldı. Video hala partinin resmi YouTube kanalında yayında.
HÜDA PAR’ın ulus devlet anlayışına eleştirel tavrı bilinirken parti programında yerel yönetimlerle ilgili kısımda “Mevcut merkezi ve yerel devlet organizasyon yapısının ıslahı ile beraber, mevcut yapının tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir. Toplumun huzur, refah ve güveni için gerekli olduğunun toplumun çoğunluğu tarafından kabulü halinde bu modeller uygulanabilmelidir” deniliyor.
“ŞEYH SAİT’TEN ÖZÜR DİLENMELİ”
HÜDA PAR programında Cumhuriyet karşıtı dinci isyan nedeniyle İstiklal Mahkemeleri tarafından idam edilen Şeyh Sait’le ilgili şöyle ifadeler de yer alıyor: “Başta Şeyh Sait olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir.”
“HİZBULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL”
Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu geçen yıl katıldığı bir programda “Hizbullah size göre bir terör örgütü mü” sorusuna, “Türkiye Cumhuriyeti’ne göre Hizbullah terör örgütü olabilir ama bana göre bir terör örgütü değil” diye yanıt vermişti.
Yapıcıoğlu’nun terör örgütü olarak görmediği Hizbullah, özellikle 90’lı yıllardaki karanlık cinayetlerle adını duyurmuştu.
Hizbullah’ın saldırılarında yaşamını yitiren birçok önemli isim yer alıyor. 2001 yılında Diyarbakır Emniyet Müdürü olarak görev yaptığı sırada yanında yer alan polisler Mehmet Kamalı, Sabri Kün, Mehmet Sepetçi, Atilla Durmuş ve Selahattin Baysoy ile birlikte pusuya düşürülerek şehit edilen Gaffar Okan bu isimlerden sadece bir tanesi.
Hizbullah ‘domuz bağı’ olarak bilinen yöntemlerle birçok cinayet gerçekleştirirken bu cinayetlerin birçoğu ise hala aydınlatılamadı.
Eski İçişleri Bakanlarından Sadettin Tantan Hizbullah vahşeti için “Ne filmlerde ne kitaplarda böyle bir vahşeti görmedik duymadım” ifadelerini kullanmıştı.